İş hayatında proaktif davranma
İş hayatında proaktif davranma
Diğer insanların nasıl düşündüğü ve davrandığı hakkında varsayımlarda bulunmanın kötü bir fikir olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu, özellikle ilişkilerin karşılıklı saygı temelinde kurulduğu işyerinde geçerlidir. Bununla birlikte, bazen meslektaşlarımızdan, insanların 'çalışan bir zihne' mi yoksa 'kişisel bir zihne' mi sahip olduklarını merak etmemize yol açan hikayeler duyuyoruz. Örneğin, konuşmacının bir şeyin kesinlikle aptalca olduğunu düşündüğünü, ancak diğer kişinin bunu düşünmediğini ve aslında oldukça ilginç bulacağını varsaymamıza neden olan bir konuşmaya kulak misafiri olabiliriz. Fark ne? Birinin onlarla eve iş götürüp götürmediğini nasıl anlarız ve birisi bunu yapıyor gibi görünürse ne yapmalıyız? İlk olarak, kişisel ve iş zihnine sahip olmak arasındaki farka bakalım. Bir kişi, çalışma saatleri dışında işle ilgili sorunları düşünürse kişisel bir zihne sahip olur. Kişisel bir zihniniz varsa, ofiste öğrendiğiniz şeyleri unutmanız ve hatta kuruluşun değer ve politikalarını sorgulamaya başlamanız muhtemeldir. Şirketin neden kurulduğunu ve neden gelişmeye devam ettiğini merak edebilirsiniz. Muhtemelen elinizdeki işe odaklanmakta zorluk çekeceksiniz ve işte konsantre olmakta zorlanabilirsiniz. Buna karşılık, bir kişi işle ilgili sorunları yalnızca işteyken düşünürse, bir iş zihnine sahip olur. Evdeyken, organizasyon ve hedefleri hakkında düşünebilirler, ancak işteki gibi düşünmezler. İş yerinde öğrendiklerini unutabilirler ve meslektaşları hakkında varsayımlarda bulunabilirler. Çalışma zihnine sahip bir kişinin çok verimli olması muhtemeldir ve harika şeyler başarabilir. Şimdi iş yeri bağlamında kişisel ve iş zihne sahip olmak arasındaki farkı ele alalım. Bir meslektaşınız kişisel bir fikre sahip görünüyorsa, bir adım geri atmalı, belki de ondan ne anlama geldiğini açıklamasını istemeli ve onu destekleyebileceğiniz yollar önermelisiniz. Örneğin, iş arkadaşınızın ekipteki başka bir iş arkadaşınıza kaba davrandığını düşünüyorsanız, iş arkadaşınızın davranışının saygısız olduğunu belirtebilirsiniz. Diğer kişiyi neyin üzdüğünü anlamalarına yardımcı olacağından, ne olduğu hakkında amirleriyle görüşmelerini önerebilirsiniz. Ancak, kişisel aklı olan bir meslektaş tarafından tehdit edilmemelisiniz. Görüşlerine katılmanız pek olası değildir ve kuruluşun konumunu savunma ihtiyacı hissetmemelisiniz. Meslektaşınızın sizin bakış açınızı kabul etmesi olası değildir ve siz onun fikrinin yanlış, sizinkinin doğru olduğunu hissedebilirsiniz. Onların görüşlerini dinleyebilmelisiniz, ancak söylenenleri kişisel algılamamanız gerektiğini kendinize hatırlatmanız gerekebilir. Bununla birlikte, bir çalışma zihniniz varsa ve meslektaşınızın fikirlerini bir meslektaşınızla tartıştığını duyarsanız, bu meslektaşınızın meslektaşınızın haklı olduğunu ve sizin haksız olduğunuzu düşündüğünü varsaymalısınız. Görüşlerine katılmayabilirsin ama saygı duymalısın. Sizden istenmedikçe meslektaşlarınızla fikirlerinizi konuşmanız kibarlık değildir. Meslektaşınız fikirlerini sizinle tartışmak isterse, bunu yapabilirsiniz. Güvenilir bir meslektaşınızdan size tavsiye vermesini istemek genellikle yararlıdır. Son olarak, hepimizin insanız ve her zaman haklı olmadığımızı akılda tutmak önemlidir. Soruların cevaplarına her zaman sahip olamayız ve yargılarımızda her zaman doğru olmayabiliriz. Bazen, cevabın ne olduğunu bilmiyoruz. Bu nedenle, onlarla aynı fikirde olmasanız bile meslektaşlarınıza karşı nazik olun.